Tek ses, tek görüntü

Tek ses isteniyor. Bir tek ses duyulsun, bir tek o ses yayılsın, başka ses olmasın. Başka söz duyulmasın. Söz bile değil, hayır ses: Tek ses, tek görüntü.

Çatık kaşlı, parmak sallayan biri ekranda, tüm ekranlarda, söylesin dursun, aklından, içinden, ideolojisinden, inancından, çıkarından ne geliyorsa, ne geçiyorsa. Talimat olup yağsın. Öğüt olup. Tehdit olup. Amerika'nın keşfi onun dediği gibi olmuş olsun, dinler, mezhepler onun dediği gibi sıralansın, onun dediği gibi konuşulsun, onun dediği gibi yazılsın, onun dediği gibi dinlenilsin. Yenilsin içilsin. Omnipotent bir ses o. Kadiri mutlak. Ortak istemiyor. "Devlet şirk kabul etmez" diyerek bu tekliğin siyasal ilahiyatını tesis ve ilan etmediler mi?


*
Tek sesin hakimiyeti için her yol mubah. Sabah, öğle, akşam, gece hep o ses duyulsun diye her yol mubah. Hukuk? Bazen, eşeğini sonradan buldurmanın sevincini yaşatır, en fazla: Açık hukuka aykırılıkla hapse atılan gazeteciler için Anayasa Mahkemesi nice zaman sonra, ıkına sıkına "ihlal var" der, tahliyeye seviniriz. Çok sürmez ama, bir sevindirici karar çıksa, üç kahredici adımla telafi edilir.
Tek sesin silahlarından biri "terör", hem kendi hükümran sesinin meşruiyeti hem olası tüm meşru seslerin susturulmasının meşruiyeti için bir maymuncuk sözcük: "Terör."

*

Savcı, bilirkişiye diyor ki buradaki terörü bul. Bilirkişi diyor ki aypısın, aha sana terör. Savcı şirkete diyor ki bunun fişini çek, bakalım şirket ne diyecek.
Onu beklerken, savcının ne yaptığına bir bakalım:

RTÜK diye bir şey var. Gün gün izliyor televizyonları. Haklarında çeşit çeşit karar alma yetkisi var. Malum. Kanunla almış bu yetkiyi. RTÜK'ün olduğu yerde, televizyon yayınları konusunda başka bir bilirkişi olamaz, kanun özgülemiş bu yetkiyi. Bir "bilirkişi" kurulu çünkü RTÜK bir yanıyla, bir yanıyla da elbette bir karar, yani "yargı" kurumu. Adli ya da idari yargıdan önce veriyor kararlarını ve diğer kararlara ihtiyaç duyduğunda adliyeyi/idareyi harekete geçirme gücüne sahip. "Bir ihbar mektubu"na gerek yok yani. Savcı niye herhangi bir RTÜK kararına atıf yapmıyor? E çünkü sormamış. Niye? Yavaş bulmuş olmalı RTÜK'ü. RTÜK, imc tv yayınlarında pek bir şey bulamamış olmalı. Bir de RTÜK bir heyet, içinde CHP ve HDP kontenjanından gelmiş üyeler var, iş oraya sirayet ederse, herkes duyar, herkes görür, maksat kimse duymadan iş bitirmek.

RTÜK, savcının bulduğunu bulmuş olsa, savcı zaten koyar talimatına-gereğini ricasına. "Gereğini rica", bir rica filan değil, stilize edilmiş bir talimattır. Şirkete talimat savcının yetkisi mi? Hayır! Mahkeme lazım. Mahkeme kararı olmadan çünkü özgürlük sınırlayamazsınız. Savcı peki niye mahkemeye gitmemiş? Bir hakime sormamış? Suçladığı kişinin görüşlerini almamış? E bakarsın hakim, talep edilen hukuksuzluğun derinliğinden rahatsız olup "Olmaz" diyebilir. Riske ne gerek var? Hukuk riskine? Hukuk risktir, en kötü haliyle bile. "İç Güvenlik Kanunu" denilen şey, bu riskleri asgariye indirmek üzere tasarlanmıştı zaten: Mümkün mertebe yargıyı karıştırmadan insanları, kurumları tutalım, yakalayalım, el koyalım, hapse atalım, susturalım... Hukuk riski, bazen "tek"çi sistemi bozabilir, Can Dündar ve Erdem Gül kararı, tek ses, tek görüntü için arzulanan hukuk düzeninin henüz tam tesis edilmediğini gösteriyor, örneğin.

*

Bilirkişi, bilen kişi. Ne bilir? İşte savcının, hakimin bilemeyeceği işleri. Kimya, genetik, fizik filan, hakimin savcının bilemeyeceği işleri hakime savcıya anlatacak kişi. "Terör" demiş ama bilirkişi, hakimle savcı o zaman, bilirkişi kararının uygulayıcılarına dönüşmez mi? Ne gam: Maksat, karartmak, hukuk, usul filan kime ne?


*

Tek ses isteniyor. "Tek"lik seviliyor. Tekçilik seviliyor. Totaliterliğin bir yolu. Tek bayrak. Tek vatan. Tek devlet. Tek millet. Tek dil. Tek din. Tek televizyon. Tek gazete. Tek ajans. Tek ses, özetle. Aksi halde totaliter kervanı tekler.

*

Tek bir ses dolduruyor bütün kubbeyi. Bütün gökyüzünü. Doldurmak istiyor. O sese itiraz edene iki sopa var: Biri terör sopası, biri hakaret sopası. Ana muhalefet partisi liderinin dokunulmazlığının kaldırılması isteniyor bu yüzden. Teklik zarar görmesin de ne olursa olsun.


*
Bu sesin tek korkusu, başka sesler. Çok ses, tek sesin kabusu. O yüzden uykuları kaçıyor, o da uykuları kaçırmayı tercih ediyor. Her sesi kesmek, kısmak en büyük emeli. Tüm bürokrasi, sadece polis, asker değil, yargı bürokrasisi de seferber edilmiş. Yetmemiş, yetmez, eğitim öğretim devreye girer. Yetmemiş, yetmez, şirketlerin devreye girmesi istenir, vakıfların. Akademisyen imza mı atmış, açıklama mı yapmış, savcı bir yandan, polis öte yandan, YÖK beri yandan ve üniversite yönetimleri, vakıflar başka bir yandan işe koyulur. Gözaltı. Tutuklama olmasa da dava. Disiplin cezası. Kesmez, işten atma. Açlığa mahkum etme. Açlıkla terbiye, kadim baskı usulü.

*
Tek ses isteniyor, tek görüntü. Bunun için hukuk seferber edilmiş, hukuksuzluk formuyla. Niye? Bir televizyon, bir gazete, bir gazeteci niye susturulur? Tek sesin fiillerinin bilinmemesi için. Demek, o tek ses ne yapıyorsa, onu yapmaya devam edecek: Savaş edecek. Tek kalana dek.

*

Derler mi yakında, "Çok şikayet etmeyin, eskiden havaya uçuruyorlardı, şimdi sadece şirketten "rica" ediliyor. Biliyoruz. Tüm imkanlar ellerindedir. Fakat şunu diyebiliriz: Bugün yapılanlardaki kolaylık, bir zamanlar gazetelerin havaya uçurulmasına sessiz kalınmasıyla yakından bağlantılı.

*
Kararda bir kelime var. "Mühebet" diye yazılmış. "Müebbet" denilmek isteniyor. Bir savcılık yazısında "müebbet"i "mühebet" olarak yazılı görmek, sıradan bir hataya işaret etmez. Girişilen işin heyecanından hukuka dair donanımın, hukuk donanımına dolayısıyla da onun temel terimlerine ilişkin hassassiyetin ne derecede olduğunu gösterir. Sadece Abdullah Öcalan'ın aldığı "mühebet"i işaret etmiyor hata, haberciliğin mahkum edilmek istendiği müebbet penguenlik de görülüyor tashihin içinden. "Abdullah Öcalan", "PKK/KCK" dediniz mi, istediğiniz yayını "mühebet"e mahkum edebilirsiniz, diyen görünmez bir kanun maddesinin maddi hata olarak tezahürü o kelime...

*
Hukuk ne haldeyse yayıncılık da o halde olsun isteniyor. Yerli ve milli. Özbeöz tek sesin çocuğu. Penguen gibi. Bu toprakların asıl ve asil yayıncılığı.


****
Yazının devamı için: Turksat'ın ifşaatı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

12 Eylül bildirisinin tam metni

15 Temmuz darbe girişimi bildirisinin tam metni